30 Tem 2011

Azmin Zaferi

Başlangıç olarak, geçen sene açmış olduğum bu blogu 1000 kişi ziyaret etmiş, bundan duymuş olduğum mutluluğu paylaşmak istiyorum. Bu blogu tıklayanlara ve okuyanlara milyonlarca kez teşekkür ediyorum. Blogu açma sebeplerimden biri hayattan panoramalar olacaktı bir diğeri de yazı yazmayı çok sevmemden kaynaklanıyordu. Sanırım bunları başarıyla yapmışım. Çevremdeki insanlardan almış olduğum yorumlarla bunu kanıtlamış oldum. Deneme tarzında yazsam bile ilerde bu yönümü geliştireceğime gönülden inanıyorum. İşte bunu planlamak ve hayata geçirmek azmin zaferiydi en azından benim açımdan. Yazı yazmak bir sanattır hele bunları duygularınla harmanlayınca ortaya elle tutulur gözle görülür şeyler geçince o sizin göz ağrınız oluyor. Aslına bakarsanız, herkesin yaşamında engellerle örülen duvarlar var. Sonrasında savaşarak azmin zaferini verenler çoktur şu hayatta. İşte o kişiler, verilen hayatın ne kadar değerli oluşunu; her alınan nefesten sonra teşekkür etmesini bilen, kısacası kendi hayatlarının mimarlarıdır. Hayatımızda gönülden isteyince yapamayacağımız hiçbir şey yok. Bunu yeter ki gönülden istemek ve dilemektir. Siz de kendi azminizin zaferini altın harflerle yazdırın. Dileyin, dileyin, dileyin. İsteyin, isteyin, isteyin. Hayat ve insanlar size karşı olduğu zaman bile azminizi bırakırsanız, zırhınız düşer ve bir daha eskisi gibi olmayacak bir yaşantının akışında bulursunuz kendinizi. En olmayacak durumlarda içinizdeki sesin yani rehberin size göstermiş olduğu yolda ilerleyince aydınlık bir yolun sizi beklediğinizi unutmayın. Her şey sizinle başlar, sizinle biter. Güç sizsiniz. Çare de sizsiniz bu durumda. Ayakta durup fırtınalara karşı durup savaşmakta sizin için. Hayatın bazen düşmanınız olduğunu zannedersiniz. Halbuki, hayat sizin en sadık dostunuzdur. Her zorluktan sonra size cenneti bahşettiği için. Sürekli olarak, Kurtuluş savaşından örnekler veriyorum. Çünkü, dünya üzerinde verilebilecek en güzel örneklerden biri olduğu için. Yoktan varolan bir vatanı bize bu ulus verdi. Azimlerinin zaferleriyle, gözüpek ve cesur insanlardı. Kısıtlı sayıda asker, kısıtlı sayıda mühimmat, kısacası her şey kısıtlıydı. Bunca kısıtlanmadan ve zorluk dolu günlerden sonra ferah dolu günler geldi. Bu vatanı kendilerinden sonra gelen nesillere hediye ettiler. Hangi amaç için savaştıklarını iyi biliyorlardı. Bu amaç için hiç çekinmeden ölümü göze alan takdire şayan bir ulus. Bu ulusun torunları olarak, şartlar ne kadar zor olursa olsun. En aşılmayacak durumlardan bile alınlarının akıyla çıkmasını bilenlerdeniz. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asilikte ve güçlükte var. Aşılmayacak hiçbir engel, yapılmayacak hiçbir iş yok. Bunu kafamıza koyalım ve yapmak için elimizden geleni sonuna kadar yapıp şartları zorlamak mühim olan... Ve ne olursa olsun hayatı sevelim... ;) Sevgilerimle... Medusa....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder