21 Şub 2010

ÖNYARGI


Birkaç saat öncesi, metrodan eve gelirken gözüm pencereye takıldı. Sanki birileri beni kolumdan tutarak uzaklara çekip götürdü . Beni daldıran olay, kendimce şu dünyadan önyargıları nasıl kaldırabilirim diye düşündüm. Bunu tabii ki kendi başıma yapamazdım. Kendimi, dünya'nın Don Kişot'u gibi zannettim, başladım düşünmeye. Ama insanoğlunun kimi özelliklerini gözümün önüne getirince hevesim kursağımda kaldı.


Nasıl bir dünya istiyordum. Peki istediğim dünyayı kurarken yalnız bırakacaklar mıydı? İstediklerimi gerçekleştirmenin yolunu kendim mi yaratacaktım yoksa bütün sorumluluğu başkasına mı devredecektim? Uzunca kendimle ve çevremle ilgili vicdan muhasebe yaptıktan sonra birden dalıp gittiğim uzaklardan apansızın geri döndüm. Adaletsiz dünyaya, karşımda oturan akranıma takıldı gözüm ve içimden düşündüm peki onun önyargıları neydi? Ya da önyargısız bir şekilde sürdürmek istediği yaşamdan kesitler nelerdi? Daha sonra benim önyargısız bir hayatı istediğim yaşama geldi çattı. Zengin doğanın kendi yaşamını dilediği gibi şekillendirme hakkı varken, anadan-babadan fakir doğan insanın neden şansı yok? Amerika’da zencilere yapılan o kadar zulüm basit bir önyargının nedeni değil midir? Zenci, beyaz demeden aynı lokantada yemek yemenin sevincini görmek paha biçilemez. Şimdi, sizlerin,” Amerika’da kalktı ki öyle sistem” serzenişlerini duyar gibi oldum. Hayır, efendim kalkmadı. Önyargılı insanlar oldukça bu kalkacak gibi değil. Okyanusun öteki tarafına geçmeyelim. Kendi ülkemizde olan töre cinayetlerine gelelim.
Törede anlayışımızda bizi insanlıktan çıkaran, vahşi bir insana döndüren sosyo-trajik vaka nedir? Kimse kimseyi sevmeyecekse veya kimse kimseyi sevdiği halde evlenemeyecekse nerde kaldı savunduğunuz (kutsal) buyruklar. Hala bir insan nasıl olur da bir insanın canına kıyar anlamıyorum. Kutsal kitapta da,”sevdi diye kızın canını alın.”diye bir emir olduğunu kim söyleyebilir? Bir de kutsal kitaptan sonra töreler gelmiyor. O töreyi biz öyle olsun diye, sadece bizler öyle olsun istedik diye hayatımızın merkezine koyuyoruz. Kendimize bencillikten tuğlalarla ördüğümüz koca bir cezaevi kuruyoruz. Çevremizde bu cezaevinde yaşamayı seçenleri görerek bir kez daha böbürleniyoruz. Kendi yarattığımız canileri görerek yatağımızda rahat uyuduğumuzu zannediyoruz ama yanılıyoruz.
Firavunun sonu ne olmuştu?
Kendi cehenneminin içinde boğulmuştu. Sevmekte, sevilmekte ayıp değil. İnsanlar hata yapar. Bağışlamayı bilirsek insanlık olarak hem onun katında yüceliriz, böylece yanlış üstüne yanlış yapılmaz. İşte ben töre diye insan vuranlara önyargılıyım. Ama töre dedikleri tarihi bile belli olmayan saçma sapan şeylerle hayatlar karartılacağına, okul yapmak için seferber olan insanları gördüğümde, önyargılı insanlara nefretle bakan bir birey olmaktan çıkıp, onlara önyargısız bir insan olarak bakmak istiyorum.
Töreler, tabulardır. Töreyi, tabutla getirilen gencecik insanların bedenleriyle kaplayamazsınız. Gelin tabularınızı yıkın geçin. Alimallah yeri gelir bir gün o tabutun içine girdiğinizde veremeyeceğiniz suçların altında kalmayın. Çok korkuttuğunuz hatta namussuzluk yaptı diye canını aldığınız insanların elleri boğazınızda olmaması temennisiyle… Medusa(Aylin)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder